8 Eylül 2009 Salı

Kıyas Düzlemleri ve Sıfat Sorunsalı

Duygusal sıfatlandırmalar ile mühendislik tarifleri, her zaman zıt kutuplarda hayal edilmiş betimlemelerdir. Şimdi size aslında bu iki kavramlaştırma felsefesinin çok uzak olmadıklarını anlatmaya çalışacağım.

Mühendislik, bir çoğu zaman doğru olanı seçmek üzere kullanılan müthiş bir öğretidir. Seçim yapılacak elementlerin tüm özelliklerinin parametrik olarak irdelenmesi ve karşılaştırmasını öngörür. Burada aslında en temel noktamız oranlardır. Bir oran oluşturmak için de en az iki elemente ihtiyacımız vardır. Biri hakkında fikir sahibi olmak istediğimiz, diğeri ya da diğerleri ise hakkında fikir sahibi olduğumuz elementlerdir. İkinci element ya da elementler, bizim kıyas düzlemimizi oluştururlar.

Basit bir anlatımla, bir işten 10 milyar zarar etmek durumunu ele alalım. Çok mu zarar edilmiştir? Hemen aldığınız maaşa bakıp, "İyi para ya on milyar, sağlam zarar edilmiş" demek mühendislik kafasından yoksun bir söylemdir. Yanlış değildir belki, her türlü 10 milyar iyi paradır, ama yorumumuz kıyas düzleminden yoksundur. Çünkü bahsettiğimiz şey 10 trilyonluk bir inşaat işiyse 10 milyarlık zarar önemsiz sayılabilir, hatta kafa kafaya kapattık diyebilirsiniz. Lakin 30 milyarlık bir organizasyon işinden 10 milyar zarar ettiyseniz ağır sıçmışsınız demektir.

Özet olarak, bir elemente sıfat yakıştırırken, bireysel ya da toplumsal görüş olarak özelliklerinden emin olduğunuz ikinci bir elementle kıyaslamak yöntemi, yakıştıracağınız sıfatın güvenilirliği açısından önemli bir husustur. Doğru ve yanlış kavramları, arasında binlerce ara derece barındıran iki uçtur. Kıyas düzlemi ile düşünme mantığı, her zaman doğru uçta sonuç bulmasa da, elinizdeki verilerle sizi doğru uca yakınlaştırır.

Bu durumu değerlendirirken, miktarsal kıyaslar dışında estetiksel değerlendirmelere de örnek vermemiz mümkün. En çok rastlaştığımız sıfatlandırma hadiselerinden biriyle devam edelim.

"Bu şarkı güzel mi değil mi?"
Güzel. Okey. Değil. Okey.
Şimdi burada kıyas düzlemimiz başka şarkılar olamaz. Tabi ki de olamaz, en başta Beethoven ile ACDC'yi aynı başlık altında incelemek mümkün değildir. Ayrıca zevkler ve renkler tartışılmaz diye bir olay da var. Doğru. Ben sevmedim, sen seversin. Filmler için de geçerli bu durum, ben izledim beğenmedim, ama diğeri izledi bayıldı. Olabilir.
Mühendislik vasıflarının hiç bir yerinin olmadığı düşünülen estetiksel tanımlandırmalar kısmında, kıyas düzlemi güzelliğini şu şekilde görmek ve gördürmek isterim. Mevzubahis noktada kıyas düzlemimiz "tek bir şarkı" olamaz, ama kıyaslama yapan insanın "müzik kültürü" çok güzel olur. Bir şarkıya güzel diyen insan, hayatı boyunca binlerce şarkı dinlemişse; hayatı boyunca 100 tane şarkı dinlemiş başka bir insana göre çok daha güvenilir bir yorum yapacaktır. Yüzlerce film izlemiş bir insan, bir filme güzel diyorsa; sadece sabah kadın programlarını ve show tv deki dizileri izleyen diğer bir insanoğluna göre çok daha anlamlı bir yorum yapıyordur.

Ek olarak belirtmeden geçmeyeyim, yorum bildiren insan ile yorum alan insanın kültür birikimi yakınlığı da önemsiz değildir. Sadece sabah kadın programları izleyen bireyin yorumu, gene sadece sabah kadın programları izleyen diğer bir birey için daha uyumludur. Uzaydan bakınca ikisi de yanlıştır, ama birbirlerin uyduğu için ikisi de memnundurlar. Burada uyum dolayısıyla edinilmiş somut bir sonuçtan ziyade, eksiklikler nedeniyle gerçekleşmiş çift taraflı patetik bir kendini tatmin etme seansı görüyorum.

Şöyle bir toparlayıp bırakacağım.

Estetik hususlar göz önüne alındığında, kıyas düzlemimiz kültür birikimimizdir.
Siz de kültür biriktirin, müzik dinleyin, sinemaya gidin, kitap okuyun, gezin, görün, insanlarla konuşun. Bu size oldukça geniş bir açıdan görebildiğiniz zengin bir kıyas düzlemi kazandıracaktır. Hayata dair her alanda yapacağınız yorum, her ismin önüne koyacağınız sıfat daha değerli olacaktır.

4 yorum:

Deniz Coşkun dedi ki...

Yazının akışına istinaden;

Şu an benim buraya yapacağım bir yorum, eminim x kişisinin yapacağı yorumdan daha valid olacaktır çünkü seni ve beni kıyasladığında arada dağlar bulunmamaktadır.

İstatistiğin de gözünü seveyim bu arada ben... En subjektif olması gereken dikleşmelerde bile "100 kişiye sorduk, 95 kişi beni haklı buldu" gibi yalan dolan fact'leri kendime donanım bildiysem, bazen valid fikirler veren bir heyete ihtiyaç duyuyorum demektir. Kendim için haşa, ben ne dersem zaten bana doğrudur da, karşıdaki anlasın diye.

Bir de. Sıfatlandırmalarımız var ya. Kıyaslardan ileri gelen. Orada kendini ve kendi bildiklerini sabit kabul ederek diyorsun diyeceğini. Diye düşünüyorum. Ama tabii arada "biased" yorum yapmak adettendir.

Adsız dedi ki...

buradaki uyumu da kıyaslamak ister deligönül.

http://img11.imageshack.us/i/appfullproxyca7gv2ny.jpg/

Utku Tanrıvere dedi ki...

"İşte sadece gırgır şamata peşinde koşmamak" demek istiyorum. Bir "düşünceler dizisi" bu kadar yalın ve akıcı aktarılır... Düşünceyle ilgili olarak söylenebilecek zaten bir şey yok.

Kutluyorum ve devamını dört gözle bekliyorum!

birce dedi ki...

''Estetik hususlar göz önüne alındığında, kıyas düzlemimiz kültür birikimimizdir.
Siz de kültür biriktirin, müzik dinleyin, sinemaya gidin, kitap okuyun, gezin, görün, insanlarla konuşun. Bu size oldukça geniş bir açıdan görebildiğiniz zengin bir kıyas düzlemi kazandıracaktır. Hayata dair her alanda yapacağınız yorum, her ismin önüne koyacağınız sıfat daha değerli olacaktır. ''
Kültür biriktirmek yerine farklı konular üzerine bilgi edinmek demek daha doğru olacaktır...Kültürlü kültürsüz kavramına gelince misal İnka,Maya uygarlıkları gibi geçmiş zaman toplumları yaşadığımız toplumdan kültürel anlamda daha üstün kabul edilebilir...bu sebeple kültürlü kültürsüz insan değil.Bilgili yada bilgisiz olarak sıfatlandıralım.