6 Ağustos 2009 Perşembe

Hayat görüşlerim ve insani kıymetlerim

Bir işi yapmak için üç günüm var ise, oturur iki gün boyunca mevzubahis işi bir günde bitirmenin yollarını ararım. Bu sayede kısa yoldan sonuca gitmenin türlü türlü şekillerini keşfeder, yumurta kapıya dayanana kadar hiçbişey yapmamış olurum.

Toplumsal kuralların sadece toplum denen örgütün kendisine faydası olduğunu düşünürüm. Konulmuş tüm kurallar, bireysel mutluluğu değil toplumsal dirlik ve düzeni gözetir. Lakin bireylerin mutlu olmadığı hiçbir sosyetede toplum düzenli olamaz. Geçerli sistem de, böyle gelmiş böyle gider kafasındadır. Bu sebepten kişisel isyanlara özel bir saygım vardır.

Dağınıklığın kendi içerisinde bir düzen oluşturduğuna inancım sonsuzdur. Herkes kendi çöplüğünün kralıdır. Herkes kendi dağınıklığında mutludur.

Güzel saçmalamak zor bir iştir, lezzetli saçmalamacalara hayranlığım sonsuzdur. Alakasızlık kurmak, her zaman bir ilgi alaka oluşturmaktan daha zordur. Bana sorarsanız çok komiktir, her zaman gülerim.

Sosyal hayatta organizasyon ve programlardan nefret eder, geleceğe yönelik planlar yapmaktan kaçınırım. Çünkü hiçbir şey yapılan öngörülere göre gitmez, kalabalık programa bağlı kalmaktan çekinir, evdeki hesap çarşıya uymaz.

Herkesi aynı anda mutlu etmek mümkün değildir. Ne kadar iyi bir insan olursanız olun, mutlaka birileri en nihayetinde sizden nefret edecektir. Herkes kendi ahlak standartları çerçevesinde kalmak endişesinde olmalıdır. İster istemez bunun dışına çıkıldığında, veya çıkılmadan bir insan üzüldüğünde yapacak birşey yoktur. Kimse kimseye kırılmamalı, trip atmamalıdır. Trip atmak insan doğasına uygun bir eylem değildir, ya görmezden gelinmeli ya da ilişik kesilmelidir.

Herkes hayvansı doğasına uygun hareket etmelidir. Kızlar kız gibi, erkekler erkek gibi davranmalıdır. Lütfen, rica ediyorum. Kimse rol çalmasın.

Hayattaki küçük şeylere üzülünmemelidir, mutlu da olunmamalıdır. Kimse kendini küçük şeylerle büyük duygusal deplasmanlar yapmaya alıştırmamalıdır. Bu adeta deliliktir.

Samimiyet ve dürüstlük çok doğru hareketlerdir. Saygı duyarım. Samimiyet ve dürüstlük, asla patavatsızlık değildir. Her doğru her yerde söylenmez.

Her arkadaşınız, her arkadaşınızla anlaşmak mecburiyetinde değildir. Siz arkadaşlarınıza ayrı ayrı zaman ayırmak mecburiyetindesiniz.

Hayatın hiçbir noktasına, sofradan tut minibüste gitmeye kadar, hiçbir alanında bana karışılmasından hoşlanmam. Kimsenin de hoşlanmamasını isterim. Kimse başkasının işine burnunu sokmamalıdır. Belki karşınızdakinin başına kötü birşey gelmesin diye küçük uyarılar ve dürtmeler olabilir. Ama bunun dozajı da ayarlanmalı, herkesin bir bildiği olduğu varsayılmalı, hatta mümkünse herkesin bir bildiği olmalıdır.

Dımbıllık, yavşaklık sevmem. Kimse yavşak yahut dımbıl olmasın. Lütfen rica ediyorum. Dımbıldan kastım, böyle dümbüklük gibi birşey. Zaten anlaşılıyor.

İnsanlar, diğer insanların değiştiremeyecekleri kusurları ile asla dalga geçmemelidirler. İnsanlar, diğer insanların bilerek ve isteyerek kendilerini saçmasapan pozisyonlara sokmalarıyla dalga geçmekten asla vazgeçmemelidirler.

İçinizden gelen hiçbir şey engellenmemelidir. İçten gelen ve engellenen herşey, çok doğru bir amaç için olmadıkça, daha sonra büyük sıkıntılara yol açar. Çok doğru bir amaç için bile olsa büyük sıkıntılara yol açar, fakat amaç uğruna bu sıkıntılara katlanmaya değer.

Can sıkıntısı, bir insanın yaratıcı güce çevirebileceği en güçlü silahıdır. (quot. Burak Ma.)

Robocop, bir politik görüştür. (quot. Ozan Ert. )

Günlük hayat diye birşey var mıdır? Aylık hayat yaşayanımız olmuş mudur? Bunun 5 yıllık ekonomik paketleri var mıdır?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

söylediğin pek çok şeyin hoşuma gittiği & kendimi çoğu fikrini paylaşırken bulduğum doğru, ama şu yazıyı okuyunca düşünmeden edemedim: ahkam kesmekle fikrini paylaşmak arasındaki ince çizgi nerde acaba? ben kendim o çizgiyi aştığımı hissediyorum bazen, canım sıkılıyor. bazen de eleştirdiğimiz şeyleri eleştirebilmek için aynı eleştirdiğimiz şekilde davranabiliyoruz, bu da canımı sıkıyor :( yok mudur bir orta yolu?

Adsız dedi ki...

"Toplumsal kuralların sadece toplum denen örgütün kendisine faydası olduğunu düşünürüm. Konulmuş tüm kurallar, bireysel mutluluğu değil toplumsal dirlik ve düzeni gözetir. Lakin bireylerin mutlu olmadığı hiçbir sosyetede toplum düzenli olamaz." yazıdaki birçoğu gibi güzel tespit. durkheim'in toplumsal bilinç kuramını hatırlattı.tebrik ve takdir ediyorum.

KaRDaNKeLeBeK