17 Ocak 2009 Cumartesi

Kafam neden bu kadar karışık?

Bişey hep ya böyledir ama şusu vardır, ya da hep şöyledir ama busu vardır.
Bişeyin bir şeyini seversin, ötekinin başka bir şeyini.
Bütün şeyleri bir arada toplayan bir şey yoktur ki gözün kapalı seçesin.
Bu da bize mükemmel birşeyin olmadığı tümevarımına götürür.
O zaman mükemeliyetçiler de aslında tam anlamıyla mükemmeliyetçi değildirler.
Mümkün mertebe mükemmeliyetçidirler.
Zaten güzellik anlamında bile kimsenin diyecek sözü yoktur.
Birşey ancak nisbeten güzeldir.
Gerizekalılık ta nisbetendir örneğin.
Yanınızdaki insanın aptal olduğu kadar akıllısınızdır.
Ama 16 aptalın yanında durursanız, aptal olan siz değilmisinizdir.
Karşındaki insanın anlayabildiği kadar anlatabilirsin dimilan.

Merak ediyorum?
Haydar Dümen'e onca soru gerçekten geliyor mu?
Acaba hepsine o cevapları inatla veriyor mu?
Cevaplıyorsa o yazıları yazarken neler düşünüyor?

Sinir oluyorum.
Tükenmez kalemi çevirirken elimde siyah siyah noktalar peydah oluyor.
Arabanın kapısını açarken illa ki geri gelip bacağıma çarpıyor.

Üzgünüm.
Ömrüm hayatım birşeyleri beklerken geçiyor.
Neden aksiyona geçmek bu kadar zor geliyor.
Yapmadıktan sonra aklına gelen fikirler gelmese de olur.
Bu insanlar ne ile motivasyon buluyorlar diye düşünüyorum.
Heves hapları olsa.

Beni olduğum gibi kabul et ne demektir?
Bir insan olmadığı gibi kabul edilebilir mi?

Mide neden bu kadar psikosomatik bir organdır?
Sinirlerim bozulunca neden acısı mideden çıkar?
Mide burada kendine görev mi çıkarmaktadır diye soruyorum.

Öte uzak, beri yakın anlamındadır.
Peki öte beri neden eşyalar anlamında kullanılır?
Aynı denklemi ötenazi için de sorgulamak isterdim.

Pink Floyd bugün Türkiye'den çıksa albümü kaç satardı?
Neden kadınlar araba kullanırken arabanın burnunu görmek isterler?
Neden Asteriksli don giyiyorum?
Niçin erkeklerin hiçbir işe yaramayan memeleri var?
Türkçe'nin fonetiği neden rock müzikle bir türlü uyuşmuyor?

Ne sebepten ötürü gazete eklerini bayimizden ısrarla istiyoruz?
Bayimiz ekleri vermeye gönülsüz mü? Naz mı yapıyor?
Bizim bir bayimiz mi var? O gazete bayi değil mi?
Bayi kelimesini kim bulmuş?

Kafam neden bu kadar karışık?

7 yorum:

Adsız dedi ki...

benim kafamı karıstıran senin kafanın neden bu kadar karısık oldugu...benimde kafamı karıstıran neden cogunluk karsıdan karsıya gecerken guler bende dahil:)

Adsız dedi ki...

kafası karışık blog sahibi:)kafam her karıştığında,sonsuz karmaşıklıklar içinde,yanlış şeyler yapıp daha da karıştırmayı becerdiğim için,bu yazıyı okuyorum can dündar'dan..son kullanma tarihi geçmiş bir yığın haz,biliçaltımdan el sallamasın diye..
_Hazin bir aşk hikayesi..Ve yenik,''keşke''li cümleler..Bu sözcüğü kaç konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıskalamışsınızdır hayatı...Dört mevsimlik bir sene olsa ömür,''keşke'',onun güzüne denk gelir.
Hepten vazgeçmek için erkendir,telefi etmek için geç..Mağlubiyetin takısıdır 'keşke'.
Kaçırılmış fırsatların,bastırılmış duyguların,harcanmış hayatların,boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların,gecikmş itirafların ağıtıdır.
Çarpılıp çıkılmış bir kapıda,yazılıp yollanmamış bir mektupta,gözyumulmuş bir haksızlıkta,vakit varken öpülmemiş bir dudakta,dilin ucuna gelip ertelenmiş bir sözdedir.
Keşke'nin panzehiri 'iyi ki'dir..İlki ne kadar pısırıksa,ikinci o denli yiğittir.
'Keşke'li cümlelerde nasıl yaşanmamışlığın,yarım kalmışlığın o ezik tuzu kuruluğu varsa,'iyi ki'lilerde de göze alabilmişliğin,riske girebilmişliğin,tadına varabilmişliğin mağrur yaraları kanar..
''Keşke''cilerin hayatı,kasvetli bir pişmanlıklar mezarlığıdır.''iyi ki'' öyle mi yaa..!!onda yara bere içinde de olsa,yana yana ,ama doyasıya yaşanmış olmanın iç huzuru ve haklı gururu haykırır.._
mutlu aksiyonlar...

Adsız dedi ki...

çok güzel bir anekdot olmuş :)

Adsız dedi ki...

Pek bi şey aramam ben oldugum yerde dururum.at gözlügü takarım ben..sevenleri üzerim üzenleri severim bu sözü böyle severim dejenere etmem ettirmem.nedense hep aynı döngüyü yaşarım.sırtı yere çok gelen sevgiliyi severim,ama hep tuş ederim.soyunma odasınDa ağlatırım..sen de mi ah diye!!sevdigimi haritada aramayı sevmem..yeri yurdu uyruğu belli olsun yani benim olsun isterim veya ben öyle biliiim isterim..herkesin begendigini begenmem.beni begenenin de herkesi begenmemesini isterim.ama olmaz ben bilirim ki ben HERKESİM..boş zamanlarımda sinemaseverleri döverim. çünkü çok severler sinemayı.kimse beni o kadar sevmedi... bazen dünyaya timbör tın,bir akina temizhawa, bir firensiz zort hoppala hey olarak gelseymişim negüzel olurmuş diyorum. babam mali müşavirdi, annemse ev kadını. sonra annem mali müşavir oldu, babam şöför.ben doğduktan sonra babam işi bıraktı, annem ağaca çıktı. ağacı teyzem kesti,teyzem suya düştü. suyu inek içti, annem dağa kaçtı. şaşkınlıktan hepimizin çanak çömleğinin patladığını hatırlıorum:)

Adsız dedi ki...

16 tane aptal varsa çevrende sen ne olursun?? iyiymiş...
bi de neden insanlar beğenilerini illa karşı tarafa iletme isteği duyarlar? ben de senin kadar entellektüelim, akıllıyım demek için mi? yoksa kendi de o kişiyle aynı duyguları paylaştığından dolayı karşıdaki kişiye yalnız olmadığını hissettirmek için mi? yoksa yalnız kalmamak için mi??

Adsız dedi ki...

okudum,beğendim ve sanırım çevrendeki 16 aptaldan biri olduğum için birazınıda anlamadım entellektüelliğin b..unu çıkarmak dedikleri bu olsa gerek sinir oldum ama yinede sevdim...

Adsız dedi ki...

heves hapı varsa ben de istiyorum. bi de beni olduğum gibi kabul etmeyenler var, bizzat yaşadım oluyo öyle bişi, değiştirmeye çalışıyolar. şikayetçiyim.